Cumhurbaşkanı Erdoğan: Türkiye ‘Gardırop Kemalistlerinden’ çok çekti
Ülkemizin kurucu cumhurbaşkanı Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün 85’inci ölüm yıldönümünde anma programlarının merkezi Ankara oldu.
Bu kapsamda Beştepe’de 10 Kasım Atatürk’ü Anma Töreni düzenlendi.
Törene ev sahipliği yapan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, katılımcılara hitap etti.
“Türkiye Gardırop Kemalistlerinden çok çekti”
Cumhurbaşkanı’nın hedefi Atatürk üzerinden kâr ve siyasi meşruiyet kazananlardı.
Yıllardır Atatürk’ün mirasını istismar edenleri hedef alan Erdoğan, “Cumhurbaşkan Erdoğan: “Dün ‘Gardırop Atatürkçüleri’, bugün ‘Sosyal Medya Atatürkçüleri’ olarak tanımlayabileceğimiz gruptan Türkiye çok çekti. Bu zihniyete rağmen Türkiye, karşılaştığı engelleri aşarak yoluna devam ediyor. “Tüm dikkatimizi büyük ve güçlü Türkiye yolunda seferber etmeye devam ediyoruz.”söz konusu.
Başkanın konuşmasından öne çıkanlar şöyle:
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü vefatının 85’inci yılında rahmetle anıyorum. Bu toprakların vatan olması için 1000 yıldır canlarını feda eden tüm şehitlerimize, gazilerimize ve kahramanlarımıza Allah’tan rahmet diliyorum. Sınırlarımız içinde ve dışında görev yapan güvenlik güçlerimizi Allah’tan koruyup muzaffer kılmasını niyaz ediyorum.
Ülkemizi Gazi Mustafa Kemal’in mirası olan muasır medeniyet seviyesinin üzerine çıkarmak için mücadelemizi milli mücadele ruhuyla sürdürüyoruz.
Milletimiz, sürekli Atatürk’ten ve Cumhuriyet’ten söz edenlerin, geçtiğimiz yüzyılda ülkemize kazandırdıklarını ve kaybettiklerini hatırlıyor. Türkiye dün gardırop Atatürkçüleri, bugün ise sosyal medya Atatürkçüleri diyebileceğimiz pek çok kişiyi kendine çekti. Kavramları, bireyleri, hassasiyetleri istismar etmekten başka hiçbir eylemi olmayan bu mirasçılar, dün olduğu gibi bugün de sağa sola savrulmaktadır. Öyle ki bu sıfatları bir şemsiye gibi kullanarak terör örgütlerinden emperyalistlere, kendi ülkelerine düşman olan herkese kadar herkesi manipüle edecek kadar kontrolü kaybetmişlerdir. Köksüz bir ağacın hayatta kalamayacağı, yerinden kopan bir yaprağın rüzgar tarafından sürükleneceği gibi bunların da uzun süre hayatta kalması mümkün değildir. Anlık reflekslerin kölesi haline gelmiş, ülkenin ve milletin geçmiş ve gelecek hedeflerinden kopmuş bu kesim giderek marjinalleşiyor.
Hamdolsun Türkiye bu zihniyete rağmen zorlukları bir bir aşarak demokrasi ve kalkınma yolculuğuna devam ediyor. Salgın hastalıklardan depremlere, bölgesel çatışmalardan küresel krizlere kadar zorlukları, tüm dikkatimizi, gücümüzü ve kaynaklarımızı büyük ve güçlü bir Türkiye’nin inşası için seferber ederek aşıyoruz.
Nasıl ki Cumhuriyetimizi siyasi, diplomatik ve ekonomik olarak tarihinin en güçlü seviyesine getirme şansına sahip olduysak, Türkiye Yüzyılının yükselişini de hep birlikte göreceğiz inşallah. Ölüm yıl dönümünde Atatürk’ü gerçek anlamda anmanın ve mirasına böyle sahip çıkmanın yolunun bu olduğunu düşünüyoruz. Bu bağlamda yüksek kurumumuzu, alt kurumlarıyla birlikte yürüttüğü çalışmaları yakından takip ediyor ve destekliyoruz.
Bu tür yıldönümleri aynı zamanda milletler için bir muhasebe aracıdır. Bilindiği üzere Türkiye’nin son iki yüzyılı, anayasal zeminde, kapsayıcı, insana dayalı ve eşitlikçi yeni bir yönetimin arayışıyla geçti. Tanzimat’tan meşruiyete, oradan da Cumhuriyet’e kadar bu dönemde pek çok sancı yaşandı. Kuşkusuz bu sürecin en önemli dönüm noktası Kurtuluş Savaşı’nın zaferle sonuçlanmasının ardından Cumhuriyet rejimine geçiştir. Dikkat ederseniz bu iki asırda devlet yıkılmadı ve hiçbir devlet kurulmadı. İdari sistemle birlikte sadece devletin adı değişti. Aksi takdirde bu topraklardaki devlet varlığımız Anadolu Selçukluları ile başlayıp günümüze kadar kesintisiz olarak devam etmektedir. Bu coğrafyadaki varlığımıza dair, tarihin derinliklerine inen bilimsel araştırmaları ayrı ayrı değerlendirmek gerekiyor. Elbette bu tabloya Sibirya’dan Hindistan’a, Doğu Avrupa’dan Kuzey Afrika’ya kadar çok daha geniş bir coğrafyaya damgasını vuran binlerce yıllık devlet birikimimizi de eklemek gerekiyor.
Tarihimizi, medeniyetimizi, kültürümüzü korumazsak, geçmişimize bakış açımızın ufkunu bu şekilde belirlemezsek, saha yeni ortaya çıkan, insan topluluklarından oluşan bir devlet kümesine bırakılacaktır.